15 Ağustos 2010 Pazar

BEYOĞLU-RAGIP PAŞA...rakı...

Ragıp Paşa’nın İslamcıların yere göğe sığdıramadığı Abdülhamit’in en has adamlarından,
biri belki de birincisi olduğundan bahsettik.

Çünkü Abdülhamit’in başa geçtiği 1876 dan,
tahtan indirildiği 1908 e kadar tam 32 yıl Abdülhamit’in mabeyncisi olmuştu.

1909 da İttihatçılar Abdülhamit’i Selanik’e sürgüne gönderince,
Abdülhamit’in bu en has adamına kıyak geçeçek değillerdi.
Onu da Midilli’ye sürmüşlerdi.

Birkaç yıllık sürgün hayatından sonra da İstanbul’a geri döndü.
1920′de de yakalandığı mide kanserine yenik düştü.

Neden mide kanserine yaklandığına dair elimizde net bir bilgi yoktu.
Ama biz tahminde bulunmayı ihmal etmedik..

Ağız birliği etmişcesine,
“Rakıdandır rakıdan“ deyip kadehleri tokuşturuverdik.

O gördüğümüz binada da demlenmişti muhakkak.
Çünkü apartman Ragıp Paşa’nın apartmanıydı.
Ve Ragıp Paşa da oldukça içkisever bir zattı.

Hatta bizim gibi rakı severlerin,
rakı adını duyunca deyim yerindeyse bitenlerin gönlünde taht sahibiydi Ragıp paşa.

Bilenler bilirler, evde üretilen rakıya boğma derler, boğma rakı.
Osmanlı’da ve bu topraklar da Ragıp Paşa’ya kadar rakı evde üretilirdi.
Üretenlerde Rumlar,Ermeniler gibi gayrimüslimlerdi.
1880 ler de Ragıp Paşa Umurca’da(Kırklareli) ilk rakı fabrikasını açınca işin rengi de cinside değişiverdi.

Yani bu topraklarda rakının evden çıkıp fabrikada üretilme serüveni Ragıp Paşa ile beraber başlamıştı.
Eğer bugün rakıdan dünyaca ünlü ansiklopediler “Türk içkisi” diye bahsediyorsa,
ve rakı Türk erkeklerinin bir numaralı damak tadını oluşturuyorsa,
Ragıp Paşa’nın bunda payı büyüktü.

1 yorum: