16 Ağustos 2010 Pazartesi
15 Ağustos 2010 Pazar
TOPKAPI SARAYI KUTSAL EMANETLER
hacer-ül esved
sakal_ı şerif ( peygamberin sakalı)
peygamberin ayakizi
peygamberin mührü
peygamberin yayı
peygamberin sandaleti
peygamberin kılıcı
hırka-i şerifin saklandığı altın kutu
kabenin anahtarı
peygamberin mektubu
(yalancı peygambere gönderdiği mektup)
musa peygamberin asası
ibrahim peygamberin tenceresi
peygamberin kabir toprağı
kabenin su oluğu
sahabelerin kılıçları
YÜKSEKKAPININ dünü -bugünü..
1834 -thomas allom
büyük kilise projeleri tasarlayan bir mimar,
yetenekli bir ressam,
ve içi doğuyu görme tutkusuyla dolu bir seyyahtı.
Mimarlık üzerine eğitim almıştı,
ve daha yirmili yaşlardayken tasarladığı büyük kilise projeleriyle adını duyurmuştu.
Ama içindeki uzakları görme tutkusu onu masa başında projeler yapmaktan alı koymuştu.
Önce tutkusuna yakından başlamış yani ülkesi İngiltere’yi gezmiş,
sonra İskoçya,Fransa ve Belçika’yı.
İlgisini çeken nere varsa resmetmiş,
Tabi bir ressam değilde bir mimar gözüyle.
Sonra soluğu Çin’de almış,
bir ara da ülkesine geri dönmüş.
Anlaşılan içinde ki tutku onu rahat bırakmadığından
fazla kalamamış ülkesinde.
1834 te de İstanbul’a gelmiş.
Ve 2 yıl boyunca İstanbul’a dair bol bol gravürler yapmış.
Bu gürevürleden birinde de Alay Köşkü ile beraber Yüksek Kapı’yı resmetmiş.
Dikilitaş-mısır firavunu-bizans imparatoru -osmanlılar nasıl cambazlığa emanet etmişler?
Dikiltaşı Mısır Firavunu 3.Tutmosis yaptırmış,
hemde tam 3500 yıl önce.
Tutmosis Mezopotamya’yı fethedince
istemişki zaferim göğe olanca heybetiyle uzansın.
ve bu dikiltaşı yaptırmış.
işte o zaman başlamış taşın kudretle dolu hikayesi.
o, bir taş değil gücün simgesiymiş artık.
İstanbul’un kurucusu Büyük Konstantin bir mektup yazmış Mısır’a.
Mektup şöyle bitiyormuş:
‘….taşı göndermeniz yerinde olur’
ama Mısırlılar yerinde olmayanı yapmışlar
ve yar etmemişler biricik taşlarını Bizans’a.
Bizanslılar taşın peşini bırakırlar mı hiç.
Bırakmamışlar,
bakmışlar bu iş mektupla olacak iş değil,
öyle olmazsa böyle olur demişler,
ve söktürmüşler taşı olduğu yerden.
Dikmişler Hipodromun göbeğine.
O kudretli taş artık Bizansın gücünü simge eder olmuş.
Ne kadar güçlü olduklarınıda dört köşeli taşın
dört bir tarafına işlemeyi ihmal etmemişler.
Gün gelmiş İstanbul Osmanlı’nın olmuş.
Peki Osmanlılar ne yapmış dersiniz?
O kudretli taşı hokkabazlara emanet etmişler.
Hokkabazlar,cambazlar çıkmış taşın üzerlerine,
Mısır’ın ve Bizans’ın kudretiyle alay edercesine.
Yukarıda ki minyatür 1582 yılına ait.
Minyatürde 3.Mehmet’in düğün töreni resmedilmiş.
Özellikle hokkabazların gösterileri ilginç.
Minyatürler, Osmanlının dikiltaşları nasıl kullandığını çok iyi anlatıyor.
hemde tam 3500 yıl önce.
Tutmosis Mezopotamya’yı fethedince
istemişki zaferim göğe olanca heybetiyle uzansın.
ve bu dikiltaşı yaptırmış.
işte o zaman başlamış taşın kudretle dolu hikayesi.
o, bir taş değil gücün simgesiymiş artık.
İstanbul’un kurucusu Büyük Konstantin bir mektup yazmış Mısır’a.
Mektup şöyle bitiyormuş:
‘….taşı göndermeniz yerinde olur’
ama Mısırlılar yerinde olmayanı yapmışlar
ve yar etmemişler biricik taşlarını Bizans’a.
Bizanslılar taşın peşini bırakırlar mı hiç.
Bırakmamışlar,
bakmışlar bu iş mektupla olacak iş değil,
öyle olmazsa böyle olur demişler,
ve söktürmüşler taşı olduğu yerden.
Dikmişler Hipodromun göbeğine.
O kudretli taş artık Bizansın gücünü simge eder olmuş.
Ne kadar güçlü olduklarınıda dört köşeli taşın
dört bir tarafına işlemeyi ihmal etmemişler.
Gün gelmiş İstanbul Osmanlı’nın olmuş.
Peki Osmanlılar ne yapmış dersiniz?
O kudretli taşı hokkabazlara emanet etmişler.
Hokkabazlar,cambazlar çıkmış taşın üzerlerine,
Mısır’ın ve Bizans’ın kudretiyle alay edercesine.
Yukarıda ki minyatür 1582 yılına ait.
Minyatürde 3.Mehmet’in düğün töreni resmedilmiş.
Özellikle hokkabazların gösterileri ilginç.
Minyatürler, Osmanlının dikiltaşları nasıl kullandığını çok iyi anlatıyor.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)