Adı Reis Olav Tvennubrini.
Teleffuzu zor,
o yüzden küçük bir Viking kabilesi deyiverin gitsin.
Bu kabileninde bir başkomutanı vardır.
Halvdan derler.
Halvdan, genç, bekar ve korkusuz bir başkomutandır.
Birgün Miklagard’a uzanacak uzun bir yolculuk yapar.
O birgünde öyle sıradan birgün değildir.
Nerden baksanız günümüzden yaklaşık 1200 yıl önce olan birgündür.
Vikingler Miklagard derler bildikleri en büyük şehre,
ve bildikleri en büyük şehirde, malumunuz İstanbul’dur.
İstanbulun çarşılarından, milyona varan insan kalabalığından çok etkilenir Halvdan,
ve şehrin o dillere destan mabedini ziyaret etmek ister.
Yani Ayasofya’yı.
Ayasofya’yı başkabir şekilde ziyaret etmesi mümkün olmadığından bir ayine katılır.
Hristiyan olmadığından da muhtemelen ayin sırasındada canı sıkılır.
Ve muhtemelende cebinden çakısını çıkarır,
gizli kapaklı bir şeyler kazır.
Bizans Vikingçe’den hiçbirşey anlamadığı ve yazıyı basit çiziklere benzettiğinden,
çiziklere dokunmaz.
Gün gelir Ayasofya Osmanlının olur.
Osmanlıda bu çizikleri bir yazıya değilde doğal koşullarda oluşmuş çiziklere benzettiğinden,
o da dokunmaz.
Böylece yazı günümüze kadar gelir.
Hemde gizli kapaklı bir yerde değil, çok gözönünde bir yerde,
ikinci katın mermer korkuluğunun tam üzerinde.
Yazıda ne mi yazıyor,
adam pes dedirtecek bir şey yapmış.
En büyük mabede adını kazımış.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder